Salı, Temmuz 22, 2008

she-is-tanbul*

-koca bir şehrin,
-dünyanın tüm renklerini bir arada taşıyan bir şehrin,
-içinden deniz geçen bir şehrin,
-dokusuyla, kokusuyla, tüm güzelliğiyle herkese kucak açmış (*) bir şehrin,
-tamı tamına 686 fotoğrafla bile doyulamayan bir şehrin,
-boş boş yürümeyi bile anlamlı kılan bir şehrin,

-meyhanesinden fasılına,
kumpirinden ayranına,
deniz kokusundan vapur tuzuna,

adasından çarşısına,
faytonundan rakısına,
anı kutusundan kartpostalına,
gününden batımına,
kulesinden köprüsüne,
gecesinden şehvetine;
meyveinden, gökkuşağına,
güneşinden yağmuruna,

dopdolu bir şehrin,

-gürültü ve gerçek müzik dolu bir şehrin
- aşkın aşk olduğunu, özlemenin insana neler yaptıracağını iyi öğreten bir şehrin,
-insana yalan söyletecek, alaşağı edecek, ezip geçecek kadar cevval bir şehrin,
-bir kadın kadar haşmetli ve tutkulu bir şehrin,


ben dünyanın en güzel şehrinin tam içinden geçtim.

Günler boyu, geceler boyu sürüp giden mükemmel bir rüya gördüm.
Tanrım şükürler olsun. Her şey için. Zamanı geldiğinde beni uyandırdığın için bile..
Teker teker dua ediyorum..