Cuma, Mayıs 15, 2009

Le cristal quartz vs Le jade

Sevgili bebeğim Math ;
Elime sana yazmak amaçlı kalem almayalı çok uzun zaman oldu. Manifestomsu nutuklarımı ya da ‘’ the title of my speech is’’ başlıklı konuşmalarımızı özledin mi?
Ben sana nezaketen sorduğum her sorunun cevabını bilirim aslında ya; hep bana ihtiyacın olduğunda sana uğrayacak kadar da ince düşünceliyimdir. İçinde yaşadığın herşeyi hüznüne gizlemene hayranım şu an. O rolünü oynayışın, o yalanların ne kadar başarılıydı? İnanca ve sevişmeye dair. Gözünden akan yaşa bile taptım. Ne büyük ve asil kandırdın. Ve güçlü gözükmek için göstermene gerek olmayan bir çaba, soluk almasına izin verdiğin zaman, yavaşlattığın kalp atışların.
Sen hep öyle hayal kurardın. Daraltıcı sıcağa kapı açan İstanbul sokaklarından yorgun düşünce; serin frambuaz tanelerini buz eşliğinde yudumlama oyunu. Kırmızı dudaklar öpmek gibi. Ama bardak bittikten sonra her şey bambaşka. Eskiden yürümeyi ve durmayı daha anlamlı hale getiren anıların yoktu böyle..
Seni kutsayan; bu kadar ırk, renk, sesin içinde aynı anda nefes almayı denemekti.
Sonra dünyalar kadar sevdiğin; büyük ve beyaz uykundan uyandın.
İçtiğin şeyin içindekiler listesini çıkarmaya çalışıyorsun sen şimdi? Oysa ne gerek var beceremeyeceğin işlere girişmeye? Sen ne seversin kendine makarna süzgeci muamelesi yapmayı. Pür neşe eteklerinle oynayamazsın artık. Oyna ama. Bir kadın; ağırdır. Ve bilir her şeyi kanı gördükten sonra. Ama şans senden yana olunca renkleri daha berrak görebileceğini Unutma sakın. Her şeyi güzelce yerleştir kafana.
Sen bilmezsin. Anı kutunda sakladığın kartpostallara yazma ihtimalin olan her kelimeyi. Ben bilirim. Ben senin yazınım çünkü. Sonra Konuş. Ama yeteri kadar yalan söyledin. Artık Kandırma.
Artık içinde biriktirdiğin her harfi, edilmemiş tüm kavgalarını, içinde yaratıp çürüttüğün tüm tezlerini, ‘’başkaları’na ‘’ dair her korkuyu..Yut..
İnsan sever çünkü.
Sever ve çabalar. Sever ve sevişir. Sever ve sıkılır. Sever ve unutur. Sever ve vazgeçer. Sever ve ölür. Sev ve Seviş.
Artık uyku ilaçlarını teker teker verme duygularına. Duygularını öldürmekten sakın Korkma. Güçlü olmaya çalışma. Sürünmek iyidir. Ama üzerine konuşmaman gereken şeyleri konuşma. Kendine itiraf etmekten korktuğun şeyleri İtiraf etme. Senin aklın ve kalbin ‘o’ ya da ‘onlar’ değil.
Senin herşeyin sensin. Hepsi elinde. Kazanmak, kazandırmak, kaybettirmek. Hatta bazen kaybetmek. Hem hayat kazanmak ve kaybetmekten ibaret değildir. Ve aşk yoktur gerçekten. Gerektiğinde Sus o yüzden.
Sen artık tüm gemilerini yaktın. Kendini yendin. Uğursuz her sesi susturdun. Boynunu kapattın.
Artık minicik değil kocaman Mathilda’ sın. Bakarken gözlerini kısmana hiç gerek yok. Sulandırılmış değil hiçbir şey. Ne güzel büyüyecek ve büyüteceksin bu zorlukla. Yeter ki Büyümeyi bil.
..
Hepsi birbirinin aynı on cümleyi varyante edip sana fısıldadım.
Sabah gülümseyerek kalktığında benim için göz kırp ki minnetini bileyim.
Atlatabilirsin hepsini, sana güveniyorum. Hiçbir şeye inanmasam da senin hislerine inanıyorum. Ve aslında senin inanamadığın her şeye ben inanıyorum gizliden gizliye. İnanmaktan korktğun sevgilere de.
Nasıl kadınlaşırdın yoksa?
Ve Math;
Yürüme, koş artık. Her adımda bir cümle unutabilirsin. Ve acele etmelisin.
yoksa asla bu sevgiden vazgeçemezsin.

Kocaman öpüyorum seni. Hep yanındayım.

Beril.
14/05/2009
00:00