Cumartesi, Nisan 25, 2009

pour deuxieme sexe.

sevgili günlük;
sana uzun süredir yazmıyorum ve aynen şöyle başlamak istiyorum paylaşım saatimize.
bana birşeyler oluyor. ''bissürü bissürü'' iç daralmasını bir kalemde es geçip sana (sade ve sadece) bugünümü anlatmak isterim. kendime ya da bir başkasına veryansın etmekten ne kadar da daralmıştım.ve kendime kendimi sunmayalı ne kadar zaman geçmişti. hele sabah ki rüyamdan sonra..
//
inanır mısın sabah on gibi okula gitmeMEk üzere kalktım. ve kendime hazırladığım mükellef kahvaltı sofrasını mideme indirip bulaşıkları bile makinaya kaldırdıktan sonra; taktım kafama yemek ve temizlik yemenimi; odamı baştan aşağı yerle bir ettim. düşünebiliyor musun benim odamda tozdan eser kalmadı. ve 64' e ulaşan en sevdiğim kitaplar sayımla gurur duyarken (evet saydım) rafların bilgisayarın üstüne yığılabilite oranının yükseldiğini farkettim ve tüm kitaplarımı da taşıdım kıyafet dolabımın üstündeki raflara. çarşaflarımı değiştirdim, fotoğraf çerçevelerimi dahi sildim. süpürdüm odamı dakikalarca. koltuğumun üstünde esir alınan gardrobumun yarısı; dolaptaki yerlerine geri dönebildi. ve yetinmedim.
//
beyazlarımı, kotlarımı giydim, hatta hiç utanmadan sevimli yeni topuklu ayakkabılarımı da ayaklarıma geçirdim. makyaj yapar gibi yaptım. koştura koştura dolmuşa atladım ve kendimi cepa' da buldum önce. kilo vericeğim inancını hiç kaybetmeyerek gidip indirimden bikini aldım kendime. ordan çıkıp oraya girdim. ve hiç utanmadan kendime bucks' ta beyaz çikolatalı mocca ısmarladım. (yaradı bile)
//
doymadım. kızılay' a inip tunalı' ya yürüdüm. devlet tiyatroları' nın çocuklar için panayıra çevirdiği akün ve kuğulu park' ta eğlendim. caddeyi baştan aşağı gezdim.
öğleden sonraya kalan öğle yemeğimi simitçide kaşarlı simit ve şekerli çayla doldurdum. lezzetinden öldüm. kendimin tadını çıkarırken karşılaştığım her insanla çok daha keyifli ayak üstü sohbet ettim. ve ayaklarım ağrıyordu.
//
sonra yağmura yakalandım ve şemsiyemin altında tam olarak zevkten dört köşeydim. gökkuşağı gördüm. ayaklarım ıslandı çok.
uzaktan uzağa sevdiğim insanlarla yakından yakına kelimeler sarfederek bana içki ısmarlamalarına izin verdim. hafif meşrep ve kırmızı yanaklarla kah koşturup, kah oturup düşünüp; ben ben'dim. ve müdahale edilecek hiçbirşeyim yoktu. eve dönreken yeni güneş gözlüklerimin altından etrafa tamamen dolu bakıyordum.
//
beni benden daha iyi kim bile bilirdi. ve kim benimle benden iyi sevişebilirdi.
evet yalın olmak güzeldi yanlış olmaktansa.
sarsıldım.
slvia bugünü önce kendim, sonra senin için geçirdim.
..
yani günlük; senin anlayacağın gidip yeni örmeye başladığım beyaz bebek yeleğine devam etmeliyim.
sonra görüşene kadar; bana şans dile.