Çarşamba, Ekim 08, 2008

past the mission.

farzet ki;
geçmişini tanımlayan en net kavramların yüzü;
böyle bir yüz var.
şimdi o yüze her kelimeyi konuştuğunda kendini içinden çıkılmaz ve yapayalnız
monologların içinde gibi hissediyorsun. salakça.
ne acı değil mi?
şerrinden korkup içine sığındığın günleri anınca.
onca zaman sen onu göremediğin için ondan daha salak değil misin?
.
beraat edemedi daha.
sadece tahliye oldu. (ama bu da geç kalmış yargılar sonucu.)
benim içimde de yargı süreci baya aksıyor. kanunlar geç işliyor.
/
boyuna reklam.
boyuna baygınlıklar.
/
şimdim, geleceğim;
çabuk dön, yalvarırım. dalgaları getir bana. ve çarşafları.
kanatmak istediğim o kadar çok şey var ki...