Perşembe, Şubat 28, 2008

mathilda

kendimi olabildiğince hızla fırlattım yatağa. örtüyü tuttum. kendimi içine saklayarak yatakta yuvarlandım. bunu ondan öğrendim. *
sonsuza dek değişemeyecek olan şeyin boynumun ön sağ tarafındaki ben olduğunu biliyorum artık.
hayatın neler üzerine hangi ihalelere girdiğini ve benim ne zaman kaybettiğimi hatırlamaya çalışıyorum.
oysa hayal dünyasında yaşamak kolaydır. sen de bilirsin. ihtiyacın olan tek şey; midende üç beş kelebeğin de; sen ve sevgilinle aynı anda sevişmesidir.
morun ve pembenin en güzelini tattırdığın boynumdaki o ufak ben beni terkedemeyecek tek şey olabilir sanırım.
şimdi her beni tanıdığını iddia ettiğinde insanlara daha çok susuyorum ki beni tanıdıklarından emin olsunlar. bu hoşuma gidiyor komik bir şekilde. kendinden emin ' seni senden iyi tanıyorum ' denilmesi.
bir şarkının sonunda efekt olarak verilen yağmur ve gök gürültüsü sesini gözümü kapatarak dinleyince şimşekleri görmek gibi bir hayalim vardı. ve büyüyünce dansöz olacaktım.

her söyleneni kelimesi kelimesine dinleyip ezberliyorum artık. saat gecenin bilmem kaçı. uyku bana uğramıyor. ben de süt içiyorum. bunu da o öğretti bana **
hayatımda en büyük amacımın geldiğinde seni en güzel halimle karşılamak olduğu bir dünyadan taşınıp; korkunç sancılı bir dünyaya zorla yerleştiğimi görmeyi kabullenememem seni zorlamama karşılık sunulabilecek bir bahane.
binlercesi var.
şimdi durduğun yerden devam etsin.
güzel olması gerekmez.

günün oyunu.
kilit kelimelerin.
yıpranmak, yenilik, kavga, tartışmak, insanlar, fotoğraflar.

kült ve kilit kelimelerim.
erken kanser, bileklik, doğum günü, nergis, anne olmak, kadın olmak.

ölümü tatmadan bunun ne cins bir kaybetme korkusu olduğunu bilemezdim.
paylaşılacak birşey değil bu.

bazen o kadar düşüyorsun ki.
o tetiği çekmeyi de senden öğrendim mathilda * , ** .


DUR!