Cuma, Haziran 16, 2006

y'ol





















geçen gün izmir caddesi' nin ayağında elime tutuşturulan düğün davetiyesi
ve nikah şekeri şirketi kartını aldım, yeminle. bazen böyle boşlukta anlarım oluyor
işte. ama sen alışkınsın değil mi, beni böyle de seviyorsun?..

bugün en sevdiğim iki hırkamdan birini giydim.
aslen annemin olan ipekyol mor hırkayı. benim benetton mini, mavi hırkam (hani 7
yaşındayken alınan) kirlenmişti. altımda babaannemin etek gibi kullanmam için
memleketinden yolladığı peştemalı geçirdim.
sen bugün çok beğendin beni değil mi? makyajsız halimi, makyaj yaparken beni
izleyişini. biliyorum ben de; ki hissettim.

yemek yerken sarmısaklı mayonez yok diye yaptığım kaprisi, sessizliğimi, çığırtkanlığımı
çekmen seni gözümde tanrı kıldı.
saçlarımı boyası aktığında bile öpebildiğin için; şanslıyım.

her şey bu sevgide; evde çalınmış yoğurt kadar doğal.
istediğim zaman kaymağını süzemesem de.

adana' ya gitmek için sabah altı buçukta havaalanında olmalı, gece dönüşte istanbul
atatürk havaalanın'da sabahlamalıyım.
gözde' min sınavına yetişeceğim için ona söz vermiştim,
sözümü tutamazsam; omzunda ağlayabilir miyim?

sen benim en sevdiğim telefon mesajımsın;

uyuyordum ben duymadım, tabi ki unutmadım ve kremlerimi sürdüm.
bu kadar çabuk özledin mi? keşke yanımdayken de belli etsen sevgini.
her neyse biliyorsun işte neyin nesi olduğunu, dikkat et kendine, huzurum ol

pazar sabahı adana' ya uçuyorum bir iş için, gece istanbul' a ve ordan tekrar ankara' ya.
olur da terslikler çıkarsa, (yol bu çünkü,)
bu post kişisel değildir, okuyan herkes alınabilir.
sevgilerimle
beril,