nasıl da heyecanlıyız, nasıl da gerginiz. evet evet; doğru bildiniz bizim de finallerimiz
var.
misal; yarın 15 kişilik jürinin önünde bir konçerto, gam, bir sonat, iki etüd çalacağız.
ezber hatası yapmamız, ses kaçırmamız, entenasyon problemleriyle karşılaşmamız olası.
tutuştuk.
tatil hayaliyle yaşarken; 2 gün sıcağın altında çalıştık, sokaklarda bize tren muamelesi
yapan insanlara çaldık. nihayetinde iyi bir telefon alacak kadar kazandık. perşembe
günü
telefoncunun yolunu tutacağız. (ki biliyor beni tanıyan 3tuşundan neler çektiğimi, o
bi' şey değil geçen gün ikinci kattan düştü)
tüm konserlerimizin bittiğini sanıyorduk. yenileri çıkageldi. evet tüm organlarımız
yatağa
serilmek, bitkisel hayata girmek falan istiyor. sevilmenin bazen istenmeyen bir durum
olduğunu dahi anladık.
ah sağlığımıza gelirsek, bu beyaz tenimizle yaz böceklerine yine yenilip, alerjiye
kapıldık.
güneş burnumuz kanatıyor günde bir-iki kez. akıl sağlığı konusunu açmıyoruz.
dalarsak; kesin boğuluruz.
bu aralar dinlediklerimiz ise
prokofiev-romeo-juliet(love theme)
bach-la minör keman konçertosu(3bölüm)
nil-tek taşımı kendim aldım
jeux d'éfants-soundtracks
önümüzde çıkmaz ayın son çarşambası başlanacak bir rejim var:
en yakın arkadaşımızın problemleri var. ona adanıyoruz.
en çok magnum ve gökkuşağı tercih ediyoruz. babamız alırsa çiftlik dondurması
alıyor
o da kabulümüz.
yarınki sınavdan sonra bir sinir krizi geçirmemiz olası. ama geçecek. biz sınıfı
geçeceğiz.
sınav psikolojimizin ana fikri şu ki;
sınav bittikten sonra pişman olmayacağın,
kendi kendini mahvetmeyeceğin şekilde çal.
bunu kafamıza sokarak adam olabileceğimizi biliyoruz.
bu dönem pek çalışmadık.
ama yazın carnaval of venice(venedik karnavalı) çıkartacağız.
...
işte sınav stresi dediğimiz şey. saçmaladık.
maruz kaldınız,
mazur görünüz..
sevgiler:*