Cuma, Mayıs 05, 2006

bana çiçek verdiler, şımardım

Şu anki durumum huzura çok müsait. Huzurluyum da diyebilirim belki.

Kulağım da Bach La Minör Keman Konçertosu son bölüm melodisi.
Pek sevmem Bach. Ama bu konçerto nasıl huzur veriyor anlatamam.
Bir de şeyi seviyorum. Air... hani Mustafa Hakkında Her Şey diye bir film vardı.
Orada kadınla kocasını aldattığı adam kaza geçirirken bir eser çalıyordu.
O işte Air. Benim huzurum içinde barındıran, en çok ağlatan klasiklerden biri..
Neyse..
Uzun süredir almadığım kadar güzel pembe karanfillerim başucumdaki komodinde.
Masamda Latife Tekin-Sevgili Arsız Ölüm için yazdığım yorumla ilk dergi.
Yanında bir cd’ nin çok işlevliliğini bana anlatan kelebekli şirin bardak altlığım,
Üstünde sütlü, az şekerli kahvem.
Yanında çerçevelerde en güzel anlarımın, anılarımın resimleri.
Dağılmış kalemlerim, bir sürü cd.
Masanın altında stand’ in (yıldız) üstünde duran altın gibi parlayan trompetim.
(hayatımı yoluna koyacak ya da mahvedecek olanım, her şeyim)
Notalar yerlerde. Beste ödevlerim, choraller, nota kağıtları..
Saçılmışım.
Lavantalı mor tütsüm, abajurun sarı-mavi-yeşil ışığı. Raflarda ışık vuruyor kitaplara.
Bilgisayarın yanında sevdiklerimin bana yazdığı post-it notları.
Şimdi ise bir arkadaşımın sınav parçası olması sayesinde tanıştığım en sevdiğim
piyano eseri çalıyor.
Shubert Impromptu op90n2
O kadar dinlerim de hala bıkmam bu melodiden.
Ah en güzeli Şebo ve Amelie gülümsüyor bana duvarlardan.
Sonbahar yapraklarım var kitap aralarında..

Ben Amelie soundtrack ’in 4 numaralı şaheserini çalabiliyorum.
Öyle de seviyorum piyanoyu kullanmayı bunun gibi.
Çok da güzel çalıyorum.

Tüm gün provanın yorgunluklarını bu huzuru kurup atıyorum işte.
Yarın okulumu kuran o mükemmel adam’ ı ziyaret edeceğiz.
Y’ollar kapanacak bizim için. Yürürken Konservatuvar Marşı dinleyecekler
Biz Fanfar Grubundan. Bütün okul onu ziyaret edip, eski okula gideceğiz.
Orada konserler, temsiller vereceğiz. Şimdi yanlış insanların elinde olan o
Musiki Muallim Mektebi’ni bir günlüğüne eski havasına sokacağız. En azından
Bunu yapacağız.

Bunları düşünmek de huzurumu artırıyor. Herkes kendini yenilerken, değişerek
Kaçarken hüzünlerden; böyle geride kalıp izlemek belki daha iyi bazen

Şimdi benim için Bhrams’ ı anlamlı kılan eserinde sıra; 3rd Symphony, 3rd Movement

Düşünüyorum da; klasik müziğin popüler müzik gibi yayılmamasından şikayet etmek
çok saçma bence.
Armonisi bu kadar karışıkken; klasik müzik yoruyor insanı aslında dinlendiriyor gibi
görünse de.
Yarın orada biz bunları yaparken başka bir salonda nikah kıyılacak, bir başka odada
(Ulvi Cemal’ in ders verdiği oda belki) nargile içilecek.
Ama bundan yılmamak geliyor elden sadece sanırım.

İşte böyle halim. Her akşamımın zenginliği.. Huzurluluğumsa ekstra
İyiyim, ama buz gibi ellerim..